Çalışan esenliği (wellbeing) aslında bir ölçüm ve son zamanlarda yükselişe geçen bir insan kaynakları trendi olarak öne çıkıyor.
Bu kavram, ortaya yeni atılmış olmasa da Covid19’un uzaktan çalışmak gibi yeni bir olguyu iş hayatına sokması ile görünür oldu. Çünkü iş hayatı ile özel hayat arasındaki sınırın belirginliğini kaybetmesi ve bu durumun çalışanların zihinsel sağlığını ve dolaylı olarak üretkenliklerini etkilemeye başlaması kurumları bu konu üzerinde yeniden düşünmeye teşvik etti.
Uluslararası İşçi Örgütü (ILO)’ne göre çalışanın fiziksel ve zihinsel durumunu etkileyen iş hayatı ile ilgili her şey çalışan esenliği ile ilgilidir; çalışanların güvenliği, çalıştıkları çevre, işleri ile ilgili nasıl ve ne hissettikleri, iş yeri ortamı, işçi-işveren ilişkisi ve benzeri…
Özellikle büyük ve kurumsal şirketler çalışanlarının en önemli kaynakları olduğunu anladılar ve bu alanda yatırımlar yapmaya başladılar. Çünkü yapılan araştırmalar çalışan esenliğinin verimliliğinin, kar oranını ve üretim seviyesini arttırdığını gösteriyor. Bir Gallup araştırmasına göre, çalışan esenliğine uygun koşulları sağlayan şirketler rakiplerine göre hisse başına dört kat fazla kazanç elde ediyor. Yani çalışanlarını güvenli ve sağlıklı bir ortam sağlayan, ihtiyaçlarına cevap veren onlara memnuniyet sağlayan kısaca çalışan esenliği yüksek bir şirketin üretim seviyesi de yükseliyor.
Bir şirket pek çok yöntem ile çalışan esenliğini arttırmaya çalışabilir, bu anlamda belirli uygulamalar kullanılmak zorunda değil ancak gerçekten bir geri dönüş alabilmek için kapsamlı bir şekilde konuyu ele almak gerekiyor. Çalışanlarına sadece sağlık sigortası ve maaş sağlamakla kalmayıp yoga dersleri, geziler, eğitimler, spor salonu üyeliği gibi imkanlar sunan kurumlar bunun iyi bir örneği. Bu örnekler çoğaltılabilir ancak çalışan esenliğinin nasıl sağlanacağı her kurumun yapısına ve çalışanlarının ihtiyaçlarına göre değişecektir. Bu anlamda önemli olan yöneticiler ile çalışanlar arasında kurulacak sağlıklı bir diyalog ve ihtiyaçlara cevap vermeye istekli bir kurum yapısı gibi görünüyor. İş yüküyle psikolojik ve fiziksel yorgunluk arasındaki ilişkiyi kurabilen insanların var olduğu, dürüst ve anlayışlı bir çalışma ortamının sağlandığı kurumlar bu süreci iyi yönetebilecek gibi duruyor.
Kaynaklar: ilo.org, forbes.com, resources.workable.com, gallup.com